04.10.2019

ALTINÖZÜ’NDE “CAMİ VE HAYAT” KONULU KONFERANS

Altınözü İlçe Müftülüğü “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” münasebetiyle konferans düzenledi. İl Müftümüz Hamdi KAVİLLİOĞLU’nun konuşmacı olarak katıldığı konferansa; Altınözü İlçe Müftüsü İrfan ŞAFAK, Daire Müdürleri, İlçe Vaizleri, din görevlileri ve Kur’an Kursu öğreticileri katıldı.

Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda açış konuşmasını Altınözü İlçe Müftüsü İrfan ŞAFAK yaptı.

Program, İl Müftümüzün “Cami ve Hayat” konulu konferansı ile devam etti.

İl Müftümüz konuşmasında; “Sultan Ahmet 14 Yaşında padişah olur, 28 yaşında da vefat eder. İstanbul Sultanahmet Camii yapılırken altıncı minareye başlanmak üzere iken Sultan Ahmet “Kabe'de kaç minare var” diye sorar. “Altı minare” denilince, yedinci minareyi Kabe'ye ondan sonra altıncı minareyi Sultanahmet Camii'ne yaptırır. Sultan Ahmet, Efendimiz'in mübarek ayak izlerinin resmi içerisine bir şiir yazmış ve o şiiri kavuğunda ölünceye kadar taşınmıştır.”            O Şiir ise şudur;

N’ola tâcım gibi başımda götürsem dâim,

Kadem-i resmini ol Hazret-i Şahı Rusulün,

Gül-i Gülzârı Nübüvvet, o kadem sahibidir,

Ahmedâ durma yüzün sür kademine ol gülün,

“Camiler bir memleketin İslami tuğrasıdır, camiler toplumun atan kalbidir. İslam dini insanların bir araya gelmesine büyük ehemmiyet vermiş, beş vakit namazın cemaatle edasında 27 derece fazla sevap verileceğini vaadetmiştir. Hz Ömer'in tabiriyle “Camiler Allah'ın evleridir”. Müslüman yurdunun tapuları ve alametleri, camileri ve orada bulunan günde beş defa “Allah’u Ekber” davetinin bütün dünyaya ilan edildiği yer olan gelin yapılı minarelerdir. “Hayat Caminin İçinde Cami Hayatın İçinde” bunun en güzel örneklerini Bizden önceki hocalarımız da görmekteyiz” diyen İl Müftümüz özellikle İstanbul İmam Hatip Lisesi'nin kurucu müdürü Celalettin Ökten hocamızı misal vererek “Emin IŞIK hocamız derki.. “Celalettin Ökten Hoca bizimle o kadar çok ilgilenirdi ki.. inanın ben kendi çocuğumla bu kadar ilgilenemem, “gitsin kendi işini kendi halletsin” derim. Ama hocamız gece gündüz 7/24 biz öğrencilerle ilgilenirdi. Herhangi bir imam-hatip öğrencisi hastalansa  doktor olan kızı Doktor Hümeyra hanıma onları gönderir, o da muayene eder ilaçlarını alır gelir bu şekilde ilgilenirdi” Peygamberimiz efendimiz zamanında Sâd İbn-i Ebi Kebşe isimli sahabe Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem Çin’e gönderiyor. “Git orada İslamı anlat, İslamı yaşa, insanlara örnek ol” diyor, bu mübarek zâtta gidiyor orada İslamı yaşamaya başlıyor ve orada Müslümanlar çoğalıyor. Bir ara Medine'yi ve Efendimizi çok özlediğini hissediyor ve o günün şartlarında haftalar aylar süren bir yolculuktan sonra Medine'ye dönüyor. Medine-i Münevvereye geldiği zaman Efendimizin vefat ettiğini öğreniyor, üzülüyor ve efendimizin kabri şerifini ziyaret ediyor, bir müddet Medine'de yaşadıktan sonra kendi kendine düşünüyor “ne yapayım” diye. Efendimiz bana Çin’e git ama geri gel dememişti. “Dolayısıyla benim tekrar oraya gitmem gerekir” diyor ve tekrar Çin’e dönüyor vefat edinceye kadar orada yaşıyor, insanlara İslam'a tebliğ ediyor ve orada vefat ediyor. İşte “Cami Hayatın İçinde Hayat Caminin İçinde” olabilmesi için bu ruhu taşımamız gerekir.” dedi.

Mus’ab bin Umeyr hazretlerinin genç yaşta 20’li yaşlarda Medine-i Münevvereye İlk İslam davetçisi olarak gittiğini orada çok güzel hizmetler yaptığını, ne lojman bulunduğu ne kiralık evin bulunduğu öyle bir dönemde gayret ettiğini, bizim de camileri hayatın merkezine almamız gerektiğini bildiren İl Müftümüz “Bunun için 7/24 saat çalışmamız gerekir” dedi.

İl Müftümüz konuşmasının devamında Abdurrahman Gürses hoca, Mahmut Bayram hoca ve Gönenli Mehmet Efendi den misaller vererek Camilerin hayatın merkezi olması için nasıl gayret edilmesi gerektiğini örneklerle anlattı.

Gece-gündüz demeden İslam’a hizmet eden hocalara teşekkür eden İl Müftümüz sözlerini şöyle tamamladı:

 “Camiler ve Din Görevlileri Haftası”nın milletimiz, insanlarımız, camilerimiz ve bu güzel mekanlarda toplumumuza din hizmeti veren din görevlilerimiz hakkında, âlem-i İslam hakkında hayırlar getirmesini, insanlığın sulh ve sukununa vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum.”